15 Ekim 2019 Salı

Kalbinizdeki Buzları Eritin!


Grönland'dan gelen Şaman diyor ki "Başına ne gelirse gelsin, onu kabul etmeyi öğrenmelisin. O zaman kendini bulmuş olursun." Tabii bu söylemesi kolay, uygulaması ise oldukça zor bir süreç. Pek çok kişisel gelişim kitabında olduğu gibi teoride her şeyi mükemmel kavrasak da, iş hayata geçirmeye geldiğinde hepimiz şöyle bir duraksamıyor muyuz? İnsan kendini bulmaya nereden başlar, doğru yolda olduğunu nasıl bilir? Bunlar hep muallak. Zaten şamanın kendisi de sadece çok az insan kelimelerin arkasından eyleme geçebilir, bu yolda bolca sabır gereklidir diyor.

Her şeyin daire içinde ilerlediğini açıklıyor bir de. "Yaptığın her şey sana geri döner. İyi bir şey yaparsan sana bin kat fazlası bir iyilikle geri döner." Aslında bizdeki ne ekersen onu biçersin atasözü bu felsefeyi çok güzel özetliyor. Aslolan kalbimizi temiz tutmak öyleyse...

Ebeveynlik konusuna değiniyor. Bir çocuğu yetiştirirken en önemli şey çocuğun gülümsemesidir diyor. Yani sözlerin, davranışların çocuğu gülümsetecek şekilde olmalı, çocuğun kalbini ısıtmalı, çocuğun enerjisini, ruhunu yükseklere taşımalı diyor. Günümüzdeki stresli şehir hayatında bu ne kadar mümkün tartışılır tabii. Çoğu anne-baba çocuklarını kısıtlı zaman içerisinde görüyor ve kimi zaman yorgunluktan çocukla layıkıyla ilgilenemiyor bile. Yine de şamanın bakış açısını sevdim. Çocuğunu sarıp sarmala, ona sevgini ver, onu gülümset ama zamanı geldiğinde bir kartalın yavrusunu yuvadan aşağı attığı gibi, günü geldiğinde çocuğun uçmasına izin ver, ona güven diyor. Burada da ebeveyne bağlılık ve bağımlılık konuları devreye giriyor tabii.

Bir de hayata genel bir bakışı var ki bu konuda çok haklı bence. İnsanlar "hayatlarını yaşamak yerine hayatı bekliyorlar." diyor. Hayatın dışarıdan bize gelmesini bekliyoruz. Halbuki hayat çoktan yanımızda, şimdi ve burada. Bu noktada da farkındalık kavramı göz kırpıyor :)

Ve zaman yönetimi; diyor ki şaman "Manhattan'a gittiğim zaman hiçbir şey için vakti olmayan insan göreceksin.Her zaman yaptıklarını yapıyorlar, her zaman yaptıkları o kadar çok zamanlarını alıyor ki, başka bir şey yapmaya vakitleri kalmıyor. Bu dünyanın her yerinde böyle. O kadar meşgulüz ki, hayatın kutlanması gerektiğini unutuyoruz."

Dinlerden günlük yaşama, kadın-erkek ilişkisinden çocuk yetiştirmeye, şehir hayatından doğaya, hayatın dengesinden kendimizi tanımaya kadar pek çok konuyu yalın bir dille geniş bir yalpazede ele alıyor kitap. Güzel bir röportajla da sona eriyor. Benim için keyifli ve arındırıcı bir okuma oldu. Ekim ayına çok yakıştığını düşündüğüm limonlu kekim ve bir fincan sıcak çay eşliğinde ben bir süre daha bu konulara kafa yoracağım :)

Bol kitaplı bir hafta diliyorum...




4 yorum:

  1. Çok fazla denilenleri yapmayı beceremesekte öyle kitapları okumak motive edici..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum.
      Bir şeylerin farkında olmak, motive olmak, uygulayabilme ihtimali bile iyi geliyor :)

      Sil
  2. Çoook uzun zaman olmuştu sizin yazılarınızı görmeyeli.Hoş geldiniz :) Kitabı da not aldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoook uzun zamandır elim klavyeye gitmedi bir türlü ama artık fırsat buldukça iki satır da olsa yazmak istiyorum. Hoş buldum :))

      Sil

Bitmeyecek Öykü

Ve Bitmeyecek Öykü bitti! Kitap bir çocuğun, sınırsız bir hayal gücünün var ettiği Fantazya diyarına yolculuğunu konu ediniyor özünde. An...