tag:blogger.com,1999:blog-68081009378076896292024-03-21T17:59:41.340-07:00Boş DefterSo many books so little time...Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.comBlogger171125tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-50287115081392826202019-10-20T11:35:00.000-07:002019-10-20T11:35:54.473-07:00Bitmeyecek Öykü<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZq8O2IOExOs2abEYgKgLOyVO9oT2htovNrXKqg3oyd2qaTRdloTU67pkvJhHMFMrLFVoYf5JFgiQ4Ja4YgI65qyqtFsrhO2L-DGfTXhNIiCIbW2vnEkj9eUxF21pEcTtcB9pPnPMFYiPU/s1600/20191020_212406.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZq8O2IOExOs2abEYgKgLOyVO9oT2htovNrXKqg3oyd2qaTRdloTU67pkvJhHMFMrLFVoYf5JFgiQ4Ja4YgI65qyqtFsrhO2L-DGfTXhNIiCIbW2vnEkj9eUxF21pEcTtcB9pPnPMFYiPU/s400/20191020_212406.jpg" width="300" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Ve Bitmeyecek Öykü bitti! Kitap bir çocuğun, sınırsız bir hayal gücünün var ettiği Fantazya diyarına yolculuğunu konu ediniyor özünde. Ancak bu yolculuk kitap boyunca bir kendini bulma serüvenine dönüşüyor; hem kitabın baş kahramanı hem de okuyucunun kendisi için. Bölümler ilerledikçe bilinçaltı, sezgilerimiz, duygularımız, önyargılarımız, anılarımız, ailevi ilişkilerimiz, dostluklarımız, cesaretimiz ve korkularımız, isteklerimiz, beklentilerimiz, ihtiyaçlarımız ve daha nice kavram baş gösteriyor. </div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: justify;">
"Kimisi, ancak olduğundan başka türlü olursa mutlu olabileceğine inanır ve hayatı boyunca dolanır durur."</blockquote>
<div style="text-align: justify;">
Kahramanımız Bastian Balthasar Bux da hayatındaki pek çok şeyden mutlu değil ve bunları değiştirme peşinde çünkü "okuldan, her günkü bozgun yerinden, onu güzellikle yola getirmeye çalışan ya da öfkelerini üstüne boşaltan öğretmenlerden, kendisiyle eğlenen ve ne kadar beceriksiz, ne kadar savunmasız olduğunu yüzüne vurmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan öteki çocuklardan korkuyor ister istemez". </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Fakat öykü boyunca öyle anlara şahit oluyor, öyle duygular deneyimliyor ki artık en büyük, en güçlü ya da en akıllı olmak istemiyor. Aksine iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, akıllı ya da aptal, olduğu haliyle, tüm yanlışlarıyla, hatta doğrudan bunlar yüzünden sevilmek istiyor. Serüveni sona ererken artık biliyor; dünyada sevincin binlerce biçimi olduğunu ve temelde hepsinin sevebilme sevincinde birleştiğini idrak ediyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İşte bu noktada, ne mutlu ki, bir kitap bir çocuğun hayatını değiştiriyor ve bir kitapçıda başlayan öykü yine aynı kitapçıda sona eriyor. Hem de dışarıda ilk kar atıştırmaya başlamışken. Daha büyülü bir atmosfer düşünebiliyor musunuz?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kalınlığı açısından kitaba başlarken biraz tereddüt ettim ve ilk başlarda öyküye girmekte zorlandım. Hatta bu sebeple araya başka kitaplar aldım. Ancak ortalara doğru macera dozu arttıkça öykü biraz hız kazandı. Yine de bazı bölümlerin gereksiz uzunlukta olduğunu düşündüm ve çok fazla isim karmaşası vardı. Genel olarak güçlü, derinlikli bir hayal gücünü temsil etse de beni kendisine hayran bırakmadı. Yazarın Momo'sunu daha çok sevmiştim :)</div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-90492558133923599942019-10-15T04:05:00.000-07:002019-10-15T04:05:17.749-07:00Kalbinizdeki Buzları Eritin!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhraiKDotKthSx_kH0R24r4012mD_Jp8QrUo98DyKzTcxIwLx52svTOfuv2JfXbTaWVon4PBglqpanRtdYw2TmTK0gpVgaAm_Dajv3j1kji-9m0y9Cx2D3FvbJVIQGV33PDh7416wHabzRe/s1600/20191015_125811%25280%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhraiKDotKthSx_kH0R24r4012mD_Jp8QrUo98DyKzTcxIwLx52svTOfuv2JfXbTaWVon4PBglqpanRtdYw2TmTK0gpVgaAm_Dajv3j1kji-9m0y9Cx2D3FvbJVIQGV33PDh7416wHabzRe/s320/20191015_125811%25280%2529.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Grönland'dan gelen Şaman diyor ki "Başına ne gelirse gelsin, onu kabul etmeyi öğrenmelisin. O zaman kendini bulmuş olursun." Tabii bu söylemesi kolay, uygulaması ise oldukça zor bir süreç. Pek çok kişisel gelişim kitabında olduğu gibi teoride her şeyi mükemmel kavrasak da, iş hayata geçirmeye geldiğinde hepimiz şöyle bir duraksamıyor muyuz? İnsan kendini bulmaya nereden başlar, doğru yolda olduğunu nasıl bilir? Bunlar hep muallak. Zaten şamanın kendisi de sadece çok az insan kelimelerin arkasından eyleme geçebilir, bu yolda bolca sabır gereklidir diyor.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Her şeyin daire içinde ilerlediğini açıklıyor bir de. "Yaptığın her şey sana geri döner. İyi bir şey yaparsan sana bin kat fazlası bir iyilikle geri döner." Aslında bizdeki ne ekersen onu biçersin atasözü bu felsefeyi çok güzel özetliyor. Aslolan kalbimizi temiz tutmak öyleyse...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ebeveynlik konusuna değiniyor. Bir çocuğu yetiştirirken en önemli şey çocuğun gülümsemesidir diyor. Yani sözlerin, davranışların çocuğu gülümsetecek şekilde olmalı, çocuğun kalbini ısıtmalı, çocuğun enerjisini, ruhunu yükseklere taşımalı diyor. Günümüzdeki stresli şehir hayatında bu ne kadar mümkün tartışılır tabii. Çoğu anne-baba çocuklarını kısıtlı zaman içerisinde görüyor ve kimi zaman yorgunluktan çocukla layıkıyla ilgilenemiyor bile. Yine de şamanın bakış açısını sevdim. Çocuğunu sarıp sarmala, ona sevgini ver, onu gülümset ama zamanı geldiğinde bir kartalın yavrusunu yuvadan aşağı attığı gibi, günü geldiğinde çocuğun uçmasına izin ver, ona güven diyor. Burada da ebeveyne bağlılık ve bağımlılık konuları devreye giriyor tabii.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Bir de hayata genel bir bakışı var ki bu konuda çok haklı bence. İnsanlar "hayatlarını yaşamak yerine hayatı bekliyorlar." diyor. Hayatın dışarıdan bize gelmesini bekliyoruz. Halbuki hayat çoktan yanımızda, şimdi ve burada. Bu noktada da farkındalık kavramı göz kırpıyor :)</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ve zaman yönetimi; diyor ki şaman "Manhattan'a gittiğim zaman hiçbir şey için vakti olmayan insan göreceksin.Her zaman yaptıklarını yapıyorlar, her zaman yaptıkları o kadar çok zamanlarını alıyor ki, başka bir şey yapmaya vakitleri kalmıyor. Bu dünyanın her yerinde böyle. O kadar meşgulüz ki, hayatın kutlanması gerektiğini unutuyoruz."</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Dinlerden günlük yaşama, kadın-erkek ilişkisinden çocuk yetiştirmeye, şehir hayatından doğaya, hayatın dengesinden kendimizi tanımaya kadar pek çok konuyu yalın bir dille geniş bir yalpazede ele alıyor kitap. Güzel bir röportajla da sona eriyor. Benim için keyifli ve arındırıcı bir okuma oldu. Ekim ayına çok yakıştığını düşündüğüm limonlu kekim ve bir fincan sıcak çay eşliğinde ben bir süre daha bu konulara kafa yoracağım :)</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Bol kitaplı bir hafta diliyorum...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-31693689966181514742017-12-26T00:50:00.000-08:002017-12-26T00:50:26.089-08:00Vişneli Cheesecake (Ya da Şekersiz Vişne Marmelatlı İllüzyon)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKldB3tzzsAij-ckYawpTE9oHYZfecmQLT4acerBOSa_foG9CMljuNSsUrgKk4Mh3M0p-36rfyx8cei0vaYG5lDS8znzfLtn3ujg61Xvk5rc3KSy90k4X_PCtmGNwI933NnV1-U0OlGr7x/s1600/Screenshot_20171226-113948.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1038" data-original-width="1080" height="307" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKldB3tzzsAij-ckYawpTE9oHYZfecmQLT4acerBOSa_foG9CMljuNSsUrgKk4Mh3M0p-36rfyx8cei0vaYG5lDS8znzfLtn3ujg61Xvk5rc3KSy90k4X_PCtmGNwI933NnV1-U0OlGr7x/s320/Screenshot_20171226-113948.png" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
Bu sabah ig'de yayınladığım ve tamamen uydurmasyon olan vişneli cheesecake tarifini gerek yorum, gerekse özelden soran çok oldu. Anında tarif veremiyorum çünkü glutensiz tariflerimi çoğunlukla göz kararı malzemelerle uydurarak yapıyorum. Glutensiz, tahılsız, laktozsuz ve şekersiz diyet benim de yeni yeni mutfağıma adapte etmeye çalıştığım bir uygulama ve bu aşamada deneme-yanılma yönteminden çokça faydalanıyorum.<br />
<br />
Vişneli Cheesecake adı altında yaptığım bu tarif ise üç aşamadan oluşuyor. 1. aşama taban, 2. aşama şekersiz vişne marmeladı ve son olarak da bu ikisi arasına süreceğiniz %100 keçi krem peyniri (laktozla aranız iyiyse herhangi bir krem peynir ya da daha da güzeli evde yapacağınız hafif bir pasta kreması da işinizi görür).<br />
<br />
Taban, aslında bir çeşit kek; az miktarda hamuru geniş bir kaba yayarak pişirirseniz taban inceliğini kolaylıkla elde edebilirsiniz. İşin içine mısır unu ve hindistancevizi unu da girince, normal kekten ziyade taban olarak kullanılmaya elverişli oluyor.<br />
<br />
Taban Malzemeleri:<br />
* 1 yumurta<br />
* Yarım çay br. zeytinyağı<br />
* Yarım çay kaşığı karbonat<br />
* 1 çay bardağı ılık su<br />
* 1 çorba kaşığı hindistancevizi unu<br />
* Göz kararı mısır unu ve karabuğday unu karışımı<br />
Göz kararını şu şekilde ayarlayabilirsiniz, normal kek hamurundan çok az daha cıvık olacak şekilde.)<br />
Tüm malzemeleri çırpıp 180 derecede kürdan batırma yöntemiyle ya da üzeri hafif pembeleşinceye kadar pişirebilirsiniz.<br />
<br />
Vişne Marmeladı Malzemeleri:<br />
*1 kase çekirdeği ayıklanmış vişne<br />
*Yarım çay bardağı ılık su<br />
*Yarım çay bardağı elma suyu (evde katı meyve sıkacağından geçirerek yaptım, hazır da kullanabilirsiniz ama şekersiz olmasına dikkat!)<br />
* 2 tatlı kaşığı pekmez ya da 1 çay kaşığı bal (ben bal tercih ettim).<br />
* Bir iki damla limon suyu<br />
<br />
Su ve elma suyu tencereye alınır, bunlar kaynayınca vişne ilave edilir. 25 dakika kadar kaynadıktan sonra kapatmaya yakın (yani suyu azaldığında) bal ve limon ilave edilir. Ilıdıktan sonra rondodan geçirilir. Hepsi bu. Hafif tatlı, hafif ekşi bir lezzet yakalayacaksınız :)<br />
<br />
Son olarak kekin üzerini krem peynir ile kaplıyor, onun üzerine de vişne marmeladını sürüyoruz. Böylece glutensiz ve şekersiz beslenmeye adapte edilmiş cheesecake'imiz hazır oluyor.<br />
<br />
Afiyet olsun! :)<br />
<br />
Not: Daha önceden istenen tarifleri de ilk fırsatta paylaşmak ümidiyle :)<br />
<br />
<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-14962152744025903702017-07-21T11:08:00.000-07:002017-07-21T11:08:07.051-07:00Jane Austen Öldü Mü, Issız Acun Kaldı Mı, İmdi Yürek Yırtılır :)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPsj1CY53wQSfTTIuA-UOe1ctYF95GY4b9m4NgEUsyLi7HpnpYFJOlRE4moQJWd6vnqGnNFX8RDpY3wDzLF6YyUofvbEZ2pOALEW87vwVRP-mOslME51D94v-He0N8jRiMl8eup9ZIDgvf/s1600/20170721_193409.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPsj1CY53wQSfTTIuA-UOe1ctYF95GY4b9m4NgEUsyLi7HpnpYFJOlRE4moQJWd6vnqGnNFX8RDpY3wDzLF6YyUofvbEZ2pOALEW87vwVRP-mOslME51D94v-He0N8jRiMl8eup9ZIDgvf/s320/20170721_193409.jpg" width="240" /></a></div>
Jane Austen...kadın-erkek arasındaki ilişkileri, aile bağlarını, sosyal düzeni cesur bir kalemle ele alan, yine de döneminde taktir göremeyip değeri ölümünden sonra anlaşılan bir yazar. Hatta değeri sonradan öyle çok anlaşılmış ki kendisinin yazdığı kitaplar basılmakla kalmamış, kitaplarını temel alan başka başka eserler (uyarlamalar/adaptasyonlar) yazılmış; yetmemiş eserleri ve adaptasyonları beyaz perdeye de uyarlanmış. 18 Temmuz yazarın 200. ölüm yıl dönümüydü ve bu vesileyle yazar özellikle İngiltere'de çeşitli etkinliklerle anıldı. Gerçekleştirilen etkinliklere göz atmak isterseniz, etkinlik listesi (İngilizcesi) için <a href="http://www.winchester-cathedral.org.uk/wp-content/uploads/Jane-Austen-Events.pdf">TIK TIK</a>...<br />
<br />
<span style="text-align: center;">Kitaplarını (ve uyarlanmış filmlerini) çok sevdiğim yazarı ben de anmazsam hatırı kalırdı :) Bu yüzden geçtiğimiz hafta boyunca Jane Austen'la ilgili kitaplar, dergiler, DVD'ler döküldü ortaya. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPOJYNFYyU_WVtML-rQGEqlkKdYXbBBjNYWWYjkR5TUq6Qj23qdq0RYBA9NOh0VMkOnr_a4x7rHmIeDzwyYF7-VmcvsdZTJFlr9PEIt9Y_Em1JM_2cVgZFf0r8DD7xV9Vdtpeb3zBZ_k4q/s1600/20170721_193053.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPOJYNFYyU_WVtML-rQGEqlkKdYXbBBjNYWWYjkR5TUq6Qj23qdq0RYBA9NOh0VMkOnr_a4x7rHmIeDzwyYF7-VmcvsdZTJFlr9PEIt9Y_Em1JM_2cVgZFf0r8DD7xV9Vdtpeb3zBZ_k4q/s320/20170721_193053.jpg" width="240" /></a></div>
<span style="text-align: center;"><br /></span>
Öncelikle şunu belirteyim, Sabit Fikir dergisinin Temmuz sayısının kapak ve ana dosyası sevgili yazarımıza ayrılmış. Hemen bir tane edindim ve keyifle okudum. Siz de bir J.A. (yazar buradan itibaren J.A. olarak anılacaktır :)) fanı iseniz bu sayıyı kaçırmayın derim.<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCDxqC2Nm5hkRdEl1cmQaY7YlLYf62LSXjiEQ3V1A5yxoXNNdIGMn-rkgQ9WA5MKoqVVcsF4VS9_M0z55GGLQ-MjeNp4ou0FGJisSvc0fozFIsBvhZ7tFdhSgYNIVYHWwFZBtqJ4nE3Nbt/s1600/20170721_193350.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;">Gelelim en'lere:</a><br />
<br />
<b>En sevdiğim J.A. kitabı:</b> Kendi yazdıkları arasında Gurur ve Önyargı (Pride and Prejudice). Aşk ve Gurur başlığıyla da görebilirsiniz.<br />
<b>En sevdiğim J.A. temalı kitap: </b>Jane Austen Kitap Kulübü (Filmi de oldukça eğlenceli.)<br />
<b>En sevdiğim J.A. filmi: </b>Pride and Prejudice (Fragman için <a href="https://www.youtube.com/watch?v=1dYv5u6v55Y&t=24s">TIK TIK</a>. / Bride and Prejudice (Bollywood uyarlaması; fragman için <a href="https://www.youtube.com/watch?v=53W6yV7i5zo">TIK TIK</a> / Becoming Jane (Fragman için <a href="https://www.youtube.com/watch?v=qmd-ej9Hx20">TIK TIK</a>.)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf5NoZ4U8NRDib5-6RR7h9O697ZarxfIfKAWg6Rn2yaOqi_8DW0iCfZpoHUQNNO9p1lEeERzvB2Ccc6-w7tl7jjfF9B_EwasHXW60YSJOX6YGS3R3UZZItDSnwSX8PaDBc6Uy3C_jL4emC/s1600/20170721_193350.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf5NoZ4U8NRDib5-6RR7h9O697ZarxfIfKAWg6Rn2yaOqi_8DW0iCfZpoHUQNNO9p1lEeERzvB2Ccc6-w7tl7jjfF9B_EwasHXW60YSJOX6YGS3R3UZZItDSnwSX8PaDBc6Uy3C_jL4emC/s320/20170721_193350.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<b>En sevdiğim J.A. karakterleri:</b><br />
<b>Kadın: </b>Elizabeth Bennet<br />
<b>Erkek: </b>Fitzwilliam Darcy (Nam-ı diğer Mr. Darcy)<br />
<br />
Siz de bu hafta sona ermeden sevgili Jane'i anmak için raftan bir film ya da DVD çekin ve keyifli bir kaç saat geçirin :)<br />
<br />
Daha uzun yazmak isterdim ama ayırmam gereken bir kardeş kavgası baş gösterdi :D<br />
<br />
Herkese keyifli okumalar...<br />
<br />
Boş Defter<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-91283832793521938002017-07-20T01:21:00.004-07:002017-07-20T01:24:34.317-07:00Amanın Da Amanın Kim Gelmiş?! (Kitap Alışverişi)<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4xYhjXi4u5AfzhoeWqqYl3hl2asSDr6DXKo8d_brOfSvDAKIJI9gfbEMYMAwAsgJAxkmvBZ4VV8L7ub0K7sxdSMaEzSrrGKuBubkfpqs87LsM18DCcTKkWY9_kIUzdU1kNlvDsnKw4kt8/s1600/20170719_214159.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4xYhjXi4u5AfzhoeWqqYl3hl2asSDr6DXKo8d_brOfSvDAKIJI9gfbEMYMAwAsgJAxkmvBZ4VV8L7ub0K7sxdSMaEzSrrGKuBubkfpqs87LsM18DCcTKkWY9_kIUzdU1kNlvDsnKw4kt8/s320/20170719_214159.jpg" width="240" /></a></div>
Kitap kargolarını makasla açabilecek kadar sabırlı olan insanlara hep hayranlık duymuşumdur. Zira ben kargo içeri kabul edilir edilmez saldırıp kutuyu parçalayanlardanım :) Tutarlılığı bozmamak adına dün gelen kargo kolisini de fotoğrafta görüldüğü gibi (ve sanki içinde hangi kitaplar olduğunu bilmiyormuşum gibi) parçalayarak açtım. Kitapkolikler bilir, ilk açılma anındaki heyecan ve mutluluk ikilisini en baba sporlarda (bungee-jumping olsun, paraşüt atlama olsun) bile tadamazsınız!<br />
<br />
Okuyacağım kitapları genellikle online sipariş ediyorum ama arada mağazalardan da aldığım olmuyor değil. Nisan ayından bu yana gerek mağaza indirimlerini yakaladığımdan, gerekse kitap dostlarından ödünç aldığımdan okunmayı bekleyen bir kulem vardı. Temmuz başında bu kuleyi eritmeyi başardığım için yeni bir kitap siparişi ile kendimi ödüllendirdim ve böylece eritecek yeni bir dağım oldu :D<br />
<br />
Kitap siparişi verirken genelde aynı tür şeyler almamaya çalışıyorum. Çocuk gelişimi, kişisel gelişim, roman, vb. gibi ortaya karışık bir seçki oluşturuyorum. Farklı ülke edebiyatlarına yer vermeyi de seviyorum. Şu aralar Japon edebiyatı (Murakami sağolsun) favorim! O halde lafı fazla uzatmadan neler almışım bir göz atalım...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUZTYrBiaKhCWsOVCIvd_ecM3Vk_7RO4jbDe04PBCDBTZQRbmM69kV6CrzuQGBsRFL4jSoDJY-hFSgY1ppadPdOD3xBogVcNwG-PWd78lm5NKESoRkPJzFtQ2aSpWzjvduVHfrZ2NJ7vHM/s1600/20170720_104240.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUZTYrBiaKhCWsOVCIvd_ecM3Vk_7RO4jbDe04PBCDBTZQRbmM69kV6CrzuQGBsRFL4jSoDJY-hFSgY1ppadPdOD3xBogVcNwG-PWd78lm5NKESoRkPJzFtQ2aSpWzjvduVHfrZ2NJ7vHM/s320/20170720_104240.jpg" width="240" /></a></div>
<b>1) Doğadaki Son Çocuk </b>(Bu kitabın bir ara baskısı tükenmişti. Yeniden mevcut olduğunu görünce hemen aldım. Okuyan herkes 'muhakkak okumalısın' demişti çünkü, siz ne dersiniz?<br />
<b>2) Yokyer </b>(Neil Gaiman merak ettiğim bir yazar. Tanışma vakti gelmişti! Pişman olur muyum acaba?)<br />
<b>3) Animal Trieste </b>(Monika Maron'un daha önce Acayip Bir Başlangıç kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Bunun üzerine yazarın diğer kitaplarını da almaya karar verdim. Benim için ikinci bir Alejandro Zambra vakası olabilir. Zira onun kitaplarına da tutulmuş ve hepsini edinmiştim.)<br />
<b>4) Yaşamak </b>(Bu kitap hakkında hiçbir bilgim yok. Ig'de, kitapçılarda gördüğüm ve arka kapak yazısını bile okumadan benim olmasını istediğim bir kitap. Bazen okumak da riskli olabilir ;)<br />
<b>5) Basit ve Mutlu Yaşam </b>(Bu aralar sadeleşme (decluttering), minimalizm gibi kavramlar çokça ilgilimi çekiyor. Kitap kapağının şirinliği de eklenince sepete giriverdi. Ama bu kitap hakkında çok olumlu yorumlar okudum. Umarım beklentilerimi karşılar.)<br />
<b>6) Karanlıktan Sonra </b>(Tabii ki her alışveriş sepetimin olmazsa olmazı Murakami. Şu an en sevdiğim yazarlar arasında. Okumadığım 2-3 kitabı kaldı zaten. Onları da alınca külliyat tamamlanacak. Yalnız yazarın yazma hızı benim okuma hızımın epeyce üzerinde, yetişmekte zorlanıyorum :D<br />
<b>7) Seyit Onbaşı </b>(Bu çocuklara Türk tarihindeki belli başlı kahramanları anlatan bir dizi aslında. Bu kitabı yeğenim için aldım. Okulda Seyit Onbaşı'nın adını duymuş ve her nedense takılıp kaldı. Sürekli ondan bahsedip duruyor. Belki biraz daha detay öğrenirse kafası rahat eder diye düşündüm :)) Elbette kitabı vermeden önce ikizlerle okuduk. Sıkça yapılmış tekrarlar haricinde çocuklara tarih anlatırken faydalı olabilir. )<br />
<br />
Bu arada kitapları 15 tl'lik indirim kuponum olduğu için bu ay D&R'dan sipariş ettim, böylece 7 kitap çok uyguna gelmiş oldu. İçlerinde okuduğunuz varsa yorum isterim. Siz son zamanlarda hangi kitapları aldınız paylaşırsanız sevinir, hatta aklıma yatanları not alırım ;)<br />
<br />
Bol kitaplı günler...<br />
<br />
Boş DefterBoş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-34041794421195222582017-07-19T04:22:00.000-07:002017-07-19T04:31:41.222-07:00Canavarın Çağrısı ~ Korku ve Hüzün Bir Arada<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYQaZlaFvX_4lCFiQyUk9NHjibJ3tOqiFN439lzd1fQdG7qoP9oKjrG04GgZBPORUnxvTxHeE58t25zHztShXjfdEtvPaEMe8z0dnSSIlrAoHXUjjlU5v3qfRoyizgqwmExfs_fpqVYYpH/s1600/20170719_131734.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYQaZlaFvX_4lCFiQyUk9NHjibJ3tOqiFN439lzd1fQdG7qoP9oKjrG04GgZBPORUnxvTxHeE58t25zHztShXjfdEtvPaEMe8z0dnSSIlrAoHXUjjlU5v3qfRoyizgqwmExfs_fpqVYYpH/s320/20170719_131734.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Çok uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Aslında niyetim yıllar önce unutulmuş (3 yıl kadar olmuş) blog'uma şöyle bir bakıp çıkmaktı. Ama o da ne?! Sayfayı açar açmaz bir bakmışım yeni bir yazı giriyorum :) Özleyenler parmak kaldırsın o halde :))</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Her ne kadar vakitsizlikten ya da tembellikten blog aleminden uzak kalsam da, instagramda bir şekilde sürdürülebilirlik sağladık sanırım. İkizlerle birlikte yaptığımız etkinlikleri, gezdiğimiz yerleri, okuduğumuz kitapları, oynadığımız oyunları fırsat buldukça ig'de paylaşmaya çalışıyorum. Takipçi dostlar ne der, ne düşünür bilemem ama ig benim için güzel anların kaydını tuttuğum bir nevi günlük oldu.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Eee hadi o zaman dün akşam bitirdiğim bir kitap yorumuyla açılışı yapalım, ne dersiniz? Hazırsanız kesiyorum kurdeleyi :D Sevgili <a href="http://2balik1kedi.blogspot.com.tr/">Esra</a> tanıştırdı beni <b>Canavarın Çağrısı (A Monster Calls) </b>kitabıyla. Tanıştırmakla kalmadı, okumam için ödünç de verdi. Tudem Yayınları'ndan çıkan kitap edebiyat türü olarak roman başlığı altında sınıflandırılmış. Roman türü olarak da korku-gerilim kategorisinde. Ancak Patrick Ness tarafından yazılan bu kitabı okurken korkmak yerine hüznün dibine vuracağınız ve hatta kitabın sonlarına doğru gözyaşlarınızı tutamayacağınız garanti (yani bende böyle oldu)! Spoiler verip de okuma keyfinizi bozmak istemem ama arka kapak yazısına şöyle bir göz atarsanız ne demek istediğim daha iyi anlaşılır sanırım...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikl5-AN7ChHTLK0hDSmWFuG9SHn102wcnLwkHVqcRqgtuyxkf6ZW-9ZjBO4i2aFPo7zS3PehFGL5X_2YSGFGWolkjIIv1bhetDyD5-yMBWqjoIWY6Lz8Xhyphenhyphenk5tyQrTXDEOq4pGv2jg3Pvt/s1600/20170719_131751.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikl5-AN7ChHTLK0hDSmWFuG9SHn102wcnLwkHVqcRqgtuyxkf6ZW-9ZjBO4i2aFPo7zS3PehFGL5X_2YSGFGWolkjIIv1bhetDyD5-yMBWqjoIWY6Lz8Xhyphenhyphenk5tyQrTXDEOq4pGv2jg3Pvt/s320/20170719_131751.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Kitapta en sevdiğim satırlar şunlar oldu: <i>"Yaşam kelimelerle yazılmaz...Eylemlerle yazılır. Ne düşündüğün önemli değil, ne yaptığın önemli."</i> </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Kitabın güzel yanları: Kalbe dokunan bir hikaye;sürükleyici, yalın bir dil, konusuyla uyumlu siyah-beyaz (ürpertici) çizimler.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Kitabın kötü yanları: Tek sorun baskı şeklindeydi sanırım. Kitap o kadar ağır ki çantada taşımak pek olası değil. Hatta okurken kucağıma koyduğumda bile rahatsız etti. Ama gülü seven dikenine katlanır diyor ve bu ufak ayrıntıyı görmezden gelebiliyoruz :D</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Kitabın fiyatı hakkında da bilgi vereyim. Kitap mağazalarda 33 TL, online mağazalardan ise 22,95 TL gibi daha indirimli bir fiyata bulabilirsiniz.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Bu yazıyı girmek için sahip olduğum 15 dakikanın sonuna gelmiş bulunuyorum :)) Gitmeden kitabın filme de uyarlandığını söyleyeyim. Fragmanına göz atmak isterseniz <a href="https://www.youtube.com/watch?v=TkWdezVUHRw">TIK TIK </a>...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Herkese bol kitaplı günler diliyorum.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Boş Defter</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-91218576268198872442014-06-27T03:38:00.000-07:002014-06-27T03:38:40.849-07:00Sabır Taşı Çat Etti!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0NkILw359pVkuYV82YOu31uSbRvfTN0pdN9zJBFvtMXnmpZQiz-I134lb5u33m-G3PQnqhQIAKpzoiNOkvqvGKBL6lmmGg-NGFEkUb5KYifEs3ki4mmt5hiEnZ972wAV8DJwXuBdExBzc/s1600/402899_443427612347021_84397489_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0NkILw359pVkuYV82YOu31uSbRvfTN0pdN9zJBFvtMXnmpZQiz-I134lb5u33m-G3PQnqhQIAKpzoiNOkvqvGKBL6lmmGg-NGFEkUb5KYifEs3ki4mmt5hiEnZ972wAV8DJwXuBdExBzc/s1600/402899_443427612347021_84397489_n.jpg" height="400" width="300" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Dört yıllık çocuklu hayatımda edindiğim yegane tecrübelerden biri de (ki kendisi anneler için büyük değer taşır) çocukların 'sabır' denen kavramdan bihaber olmasıdır. Mesela kek istiyorsa hemen pişirilecek (sizin o esnada banyoyu ya da mutfağı ovuyor olmanız onun derdi değil) ya da dans etmek istiyorsa hemen edecek (o anda bir AVM'nin orta yerinde olsanız bile!). Bunlar küçük örnekler; bir de ikiz literatüründe (bunu ben uydurdum, boşuna araştırmayın) sabır taşı olan anneyi bile çatlatan örnekler var ki sormayın gitsin!</div>
<br />
Yaz tatili geldi çattı dedik ya önceki yazılarda, boş geçirmek olmaz tabi bu dönemi. Ayaklarımızı bi' tuzlu suya sokalım, kızgın kumlardan serin sulara atlayalım, Temmuz güneşini tenimizde hissedelim, sahil boyunca turlayıp haşlanmış mısır yiyelim, değil mi ama?! Bu vesileyle biz yaz tatili programımızı yapıp uçak biletlerimizi aldık. Yanı sıra büyük bir de hata yaptık: 'Bilgisayarda na'pıyosun babacım?' diye soran ikizlere boş bulunup, 'Babaannelere gidecez ya oğlum, uçak bileti alıyorum' yanıtını verdik!Sonrası tam bir kaos, kısır döngü, denizci düğümü, dipsiz bir kuyu!<br />
<br />
O anda herhangi bir tepki vermeyen ikizler daha sonra sırayla yanıma gelerek hünerlerini sergilemeye başlamıştı bile. Fırtına öncesi sessizliğe bürünen evimiz, 13. Cuma'yı aratmayacak korkulara gebeydi, ancak ben bunların tümünden henüz bihaberdim :) Önce ilk doğan usulca yanaştı yanıma:<br />
<br />
"Anne babaannemlere ne zaman gidecez?"<br />
"Daha var oğlum, çok sonra."<br />
"Ne kadar sonra? Dün mü?"<br />
"Hayır oğlum, dün geçti artık, bir kaç gün sonra"<br />
"Şimdi mi yani? Hemen mi?<br />
"Hayır oğlum, yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz, bir sürü yatcaz kalkcaz, işte o zaman."<br />
"Yatcaz kalkcaz hooop ordayız mı anne?"<br />
"Sen benden gizli Gülşen mi dinliyosun?"<br />
"Gülşen kim anne? O da mı bizimle gelecek?"<br />
"Yok be oğlum. Hadi boş ver sen. Ben sana haber veririm giderken."<br />
"Şimdi mi?"<br />
"Hayır annecim. Uçak saati geldiğinde ben seni giydirip götürürüm. Daha çok var, tamam mı canım?"<br />
"Nasıl çok var?"<br />
<br />
Sonrası benim için bir muamma. En son kulaklarımın uğuldadığını, gözümün önünde lekeler uçuştuğunu ve bir nevi çarpıntı geçirdiğimi hatırlıyorum. Ha bir de diyaloğun 'komşu komşu, inci boncuk, inek içti...' şeklinde devam ettiğini.<br />
<br />
Bu tarz olaylar eminim her annenin başına gelmiştir. Benim farkım (burada ben ile ikiz annelerini kastediyorum) bunu iki kere yaşama kaderimiz; çünkü bu acı diyaloğun 1 dakika sonrasında ikinci doğan ikiz yanıma yaklaşarak kaderin ördüğü ağlara bir ilmek de o attı :)<br />
<br />
Demem o ki, siz siz olun sabırsız yavruları vakitsiz bilgilerle donatmayın. Aksi halde gençliğinizin baharı erkenden solar, otobüste/uçakta/takside/metrobüste "komşu komşu, inek içti, dağa kaçtı" diye sayıklar durursunuz alimallah.<br />
<br />
Not 1: Henüz tatile çıkmadık...<br />
Not 2: Evet her gün, sabah-öğlen-akşam babaannemlere ne zaman gidiyoruz diye sormaktalar :)<br />
<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-6043059832199563572014-06-26T06:14:00.002-07:002014-06-26T06:14:58.817-07:00Bugün Uyumayacak mıyız Anne?Havalar ısındı, balkonlar temizlendi, çiçekler sulanarak gerekli renk ve koku aranjmanı yapıldı, kapı-pencere gibi açılabilecek her yer açılıp sıcak yaz güneşinden azami miktarda istifade edildi, sokaklar tıka basa çocuk doldu ve gök kubbe bir o kadar çocuk sesiyle yankılandı, dantelini kapan komşu hanımlar beton dökülmüş her bir kapı eşiği ve merdiven basamaklarını istila etti, su tabancaları, can simitleri, kolluklar tozlu baza altlarından çıkarıldı, küçük gelen mayolar bir kenara ayrılırken diyet telaşı her bir yüzücüyü sardı - kısacası - bizim buralara yaz geldi!<br />
<br />
Güneşin erken doğmasıyla birlikte bizim evde de yataktan çıkma saati 09.00'dan 7.30-08.00 zaman dilimine çekildi. Ben daha çapaklı gözlerimi açıp nerede olduğumu anlamaya çalışırken ikizler çoktan yataktan çıkmış ve "hadi kahvaltı hazırla anne" nidalarıyla odama doluşmuş oluyorlar. Ayaklarımı sürüye sürüye tuvalet-mutfak-yemek masası üçgeninde 1 saat geçirdikten sonra herkesi doyurmayı başarıyorum. Öğlen saati çok sıcak olduğundan oyun saatimi park yerine balkonda geçiriyoruz, parka ise akşam saatlerinde çıkmayı tercih ediyoruz. Buraya kadar her şey iyi güzel. Sıradan bir çocuklu ev rutini kıvamında. Ancak 4 yaşına girdiğimiz bu yıl daha önce karşılaşmadığımız bir sorunla karşılaştım: ÖĞLEN UYUMAYALIM ANNE, LÜTTTFEEEEN!<br />
<br />
Ama bu nasıl olur? İkizlerin öğlen uykusu benim yıllık iznim gibi, Alaçatı tatilim gibi, Aquapark eğlence merkezim gibi, olmazsa olmazım yani. O bir buçuk saatlik hem kısıtlı hem de sonsuz süre zarfına bir anne neler neler sığdırır...Karnını doyurur, akşam yemeklerini pişirir, ütüsünü yapar, uzanır kitap okur. Alllaaahhh Maldivler'de bir haftalık tatil hediye etseler vallahi de billahi de o süreye değişmem!!<br />
<br />
Bu hafta bir gün baktım ki gerçekten uykuları yok, "hadi bi' deneyelim" dedim.<br />
<br />
İlk gün normal saatinden 2 saat sonra ikizlerden biri uykum geldi diye sızlanmaya başladı. Bu sefer geç uyudu, geç kalktı, gece de haliyle geç yattı.<br />
<br />
İkinci gün biri uyudu, biri uyumadı. Uyumayan uyuyanı rahatsız etti. Bana da dünyamı dar etti.<br />
<br />
Üçüncü gün ikisi de uyumadı lakin akşam 19.00-20.00 civarında ağlamalar, feryat figanlar, yerde yuvarlanmalar, T.V.'ye sarmalar, ne ararsanız. Dünyam karardı.<br />
<br />
Dördüncü gün baktım ki ben benlikten ikizler de insanlıktan çıkıyor, "siz daha olmamışsınız" diyerek her bir yavruyu yuvasına geri yolladım. Hissettiğim huzur paha biçilemez...<br />
<br />
İkizlerle bu haftaki deneyimim, "ilkokul yıllarına kadar öğlen uykusunu kaldırmayı düşünmüyorum" dedirtecek kadar ileri safhadaydı :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEie6J8YEuyQALROlix3LyKjrWgh997Cocw59cs1bIlIBJmr4rSv5eHGf-9chjiHkGucXeW13YmbRqlDXiohcGQMED4K8T06_BkpwDenD1WPQh2Rur23rmTZnoHa0tWQDdJMSRga8YAolOB1/s1600/10246274_733314266691686_5024777858434886180_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEie6J8YEuyQALROlix3LyKjrWgh997Cocw59cs1bIlIBJmr4rSv5eHGf-9chjiHkGucXeW13YmbRqlDXiohcGQMED4K8T06_BkpwDenD1WPQh2Rur23rmTZnoHa0tWQDdJMSRga8YAolOB1/s1600/10246274_733314266691686_5024777858434886180_n.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-15534391662967174572014-02-28T03:06:00.000-08:002014-02-28T03:06:08.681-08:00Çocuklarınıza Düzen Kavramını Öğretiyor musunuz?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbENNKcA7b8QKn8RrXbW3aMEbq2q_RythoDCbZ9PX9I1LAyzp-p8tsXnvdeCIfzQcc4aUyGl8Y-LQpn1G5ahJC5B22bVRL9wNfypPHr_30TEIVdconCUvV5Kn3mcggHTd3PeUKymAjEqm9/s1600/20140228_123034.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbENNKcA7b8QKn8RrXbW3aMEbq2q_RythoDCbZ9PX9I1LAyzp-p8tsXnvdeCIfzQcc4aUyGl8Y-LQpn1G5ahJC5B22bVRL9wNfypPHr_30TEIVdconCUvV5Kn3mcggHTd3PeUKymAjEqm9/s1600/20140228_123034.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Hiç bir zaman böyle ak patiskalar serecek, havlu kenarlarına akça danteller gerecek, halıları ağarana kadar silecek titizlikte bir kadın olmadım. Maalesef ya da iyi ki içimde böyle bir kız çocuğu hiç olmadı. Bu noktada titizlik ve temizlik kavramını ayıralım ama. Her daim temiz ve düzenli oldum. Özellikle düzenime çok düşkünümdür. Mesela ikizlerimden önce DVD'ler alfabetik sıraya göre düzenlenir, kitaplar yazar adlarına göre gruplandırılır, giysilerim renklerine göre asılır, makyaj malzemelerim türüne göre kutulanırdı. İkizlerden sonra durum değişti tabii, düzen kavramı hayatımdan tamamen çıkıp gitti. Yatarken ayağıma giyeceğim pijamamı bile bulamaz oldum. Geçtim makyaj malzemelerimi tarak yüzü dahi görmedim. Yeni anne olacakların morali bozulmasın sakın. Bu geçici bir durumdu. Çocuklar büyüdükçe düzenimiz de yavaş yavaş geri gelmeye başladı. Tabii bu düzen o düzen değildi artık; yani düzen kavramı yeni bir boyut kazanmıştı. Örneğin kitaplar yırtılmadan, karalanmadan raflarda bir şekilde duruyorsa, DVD'ler üst üste yığılı bir şekilde dolabın içindeyse, giysileriniz yatak altlarında ya da koltuk arkalarına atılmamışsa bu çok düzenli bir insansınız demektir :)<br />
<br />
Durum her ne olursa olsun evdeki mevcut düzeni her daim çocuklarıma da geçirmeye çabalıyorum. Mesela her gün kahvaltı sonrasında sırayla odaların toplanacağını, oyuncakların türlerine göre oyuncak kutularına ayrılacağını, yataklarının açık bırakılmayacağını, ortadaki giysilerin kirliler ve temizler diye ayrılacağını biliyorlar. Hatta yer yer iş bölümü yapıyoruz. Ben yemek yaparken onlar çatal bıçakları diziyor, ben çamaşırları katlıyorum onlar dolaplarına yerleştiriyor (tabii kendi düzenlerince), ben toz alırken onlar oyuncaklarını kaldırıyor.<br />
<br />
Düzen kavramı bence en kolay örnek olunarak kazandırılır. Yani çocuğa şunu yap, bunu getir, bunu buraya koy gibi emir cümleleri yerine, sizi o işi yaparken görmesi ve isterse kendisinin de size yardımcı olabileceğini bilmesi en güzel ve en kolay yolu...<br />
<br />
Bir de çocuğun kurduğu düzene karışmak ya da karışmamak ikilemi söz konusu. Örneğin onun topladığı yatağı beğenmeyip o görmeden arkasından yatağı tekrar toplamak ya da kitaplarını dizdiği rafı hoş bulmayıp sizin kitapları tekrar dizmeniz gibi. Ben açıkçası buna karşıyım. Bu şekilde çocuğun özgüveninin yaralanacağına inananlardanım. Bu yüzden çocukların kitap rafı yukarıdaki görselde olduğu gibi. Ellemiyorum hiç. Kendileri alıp yine kendileri gönüllerince yerleştiriyorlar. Yani düzeni oluşturmak kadar onu korumak da önemli :)<br />
<br />
Daha çok küçükler tabii, burada açıkladığım kadar yoğun ve detaylı düzen dersi çalışmıyoruz evde ama yaşına göre doz ayarlaması yaparak şimdiden belletmek lazım temel kavramları. İleride hem kendilerine hem de annelerine kolaylık olur değil mi ama?Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-52378874332574812152014-02-27T03:01:00.000-08:002014-02-27T03:01:29.196-08:00Işın Kılıcı Düş Yakamızdan!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcyTmXyfjES6p6cbK51xPd9VIYzyOMiUUKkRDMstQvm4i8C1lsGf0ly1Cw554hP00kdhgsaN4yPBRlxOm201G8K9ARpDVcdCaNKaIXZ9s-3SbVkrvpp0KWoSHHZJ2HqjoxqyliEElwYf3b/s1600/20140227_123141.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcyTmXyfjES6p6cbK51xPd9VIYzyOMiUUKkRDMstQvm4i8C1lsGf0ly1Cw554hP00kdhgsaN4yPBRlxOm201G8K9ARpDVcdCaNKaIXZ9s-3SbVkrvpp0KWoSHHZJ2HqjoxqyliEElwYf3b/s1600/20140227_123141.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Bizim çocukluğumuzda şimdiki gibi sürüsüne bereket oyuncak bulmak mümkün değildi. Zaten çok çeşit de yoktu. Almanya'dan gelen kuzenlerimizde et bebekleri gördükçe küçük dilimizi yutardık şaşkınlıktan; o et bebeklerin eskiyince bizim olacağını bilmek de ayrı bir mutluluktu tabii. Biz yine şanslıydık, annem de babam da oyuncak yönünden hiç kısmadılar. Ben de onlara çekmişim demek ki! Benim boyumda bir bez bebeğim vardı masmavi, bir de pembe çay takımları, ne alaka bilmem ama bir ordu dolusu da plastik asker. Biraz daha büyüdükçe barbie bebekler eklendi. Önce ucuz pazar versiyonları ardından da hakikiler :) Ama en sevdiğim oyuncağım rahmetli canım babaannemin pazardan getirdiği plastik beşiğinde uslu uslu sallanan plastik bebeğimdi. Ne bir giysisi vardı ne tek tel saçı ama benimdi ve benim gözümde çok güzeldi...<br />
<br />
Şimdi piyasa değişti tabii. Eski pazar oyuncakları kalmadı artık. Pazardaki tezgahlara bakıyorum da çoğu orijinal figür oyuncaklarının Çin Maçin kopyası. Hem uyduruk hem de sağlıksız. Gelin görün ki oyuncak mağazalarında da fiyatlar ateş pahası. Ama çocuk diyoruz, ama bir kez yaşanır diyoruz, aman kalbi kırılmasın diyoruz, aman mutlu olsun diyoruz ve mağazada ne kadar ucube, çirkin, şekilsiz şemalsiz robot, ejderha, uzaylı yaratık varsa dolduruyoruz eve. Evdeki Ben10'leri satsam hiç abartmıyorum rahatlıkla bir reşat alırım kendime :D<br />
<br />
Lakin oyuncakları arasında bir oyuncak var ki bir türlü yakamızı kurtaramadık! İlk yazlıkta baş gösterdi bu hastalık. Sahil boyu geziyoruz. Minik minik tezgahlar açılmış renkli mi renkli. Biri de oyuncak tezgahı. Bizimkiler daha 2 yaşında falan. Renkli boruların ucuna kelebek melebek takmışlar satıyorlar 5 liraya. Işık dikkatlerini çekti aldık birer tane. Sonra bunlar üstündeki kelebekleri koparıp aldıkları oyuncakları ışın kılıcı niyetine kullanmaya başladılar. Sonra biz bu oyuncakları İstanbul'a dönerken yazlıkta bıraktık.<br />
<br />
Yine bir gün mahalle kırtasiyesine gitmişiz, resim defteri falan alacağız. Al işte yine aynı oyuncak. Benimkiler tutturdu ışın kılıcı isteriz. "Oğlum o ışın kılıcı değil, ne yapacaksınız uyduruk şeyi" dediysem de laf anlatamadım. Aldık yine birer tane. Bunlar öncekilerden de uyduruk çıktı ve iki gün sonra kırılıp çöpü boyladı.<br />
<br />
Başka bir gün Cevahir'deki Toyzzshop'dayız. Bizimkiler Star Wars patentli orijinal ışın kılıcının önüne park ettiler. Bu sefer 3 yaşını geçmişler kandırmak ne mümkün. Fiyatına bir bakayım dedim, bakmaz olaydım. Işın kılıcının ışınından gözüm kamaştı yanlış gördüm herhalde dedim. Florasan lambası kıvamındaki bir oyuncağa yalan söylememeyim ama yaklaşık 110 tl gibi bir fiyat biçmişlerdi. Çocukları çekiştire çekiştire çıkardım. Bir taraftan da söyleniyorum "yavrularım ben size mahalledeki elektrikçiden daha güzelini alırım" diye :D<br />
<br />
Tesadüf buya o gün de pazar kurulmuş. Tezgah ışın kılıcı dolu. Işıksız ama ses efekti harika. Hem de 5 lira. Aldık geldik eve tabii. Her zamanki gibi gönülleri oldu. Ama ucuz etin yahnisi, birinci gün sesi çıkmaz oldu, ikinci gün sapı kırıldı, son gün de plastik başı eğrildi gitti :/<br />
<br />
Geçen hafta yine Toyzzshop'tayız benimkiler bu sefer gidip yine bir Star Wars setinin önüne bağdaş kurmuşlar. İsteriz de isteriz. Efendim içinde ışıklı sesli ışın kılıcı, yine aynı özelliklere sahip ışın tabancası, bir adet uzay telsizi ve bir adet maskesi mevcuttu. Fiyatı da diğeriyle karşılaştırılınca sudan ucuz 29.90 tl. Hemen aldık tabii. Pazar gününden beri ellerinden düşmüyor.<br />
<br />
Telefonda annemle konuşuyorum, ona anlattım olanları. "Plastiğe para vermeye pek bir meraklısın" dedi. .."bu çocuklar senin yüzünden tatminsiz olacaklar" dedi..."paran çoksa ver ben değerlendiririm" dedi de dedi! Annem haklı belki de ama benim bu yufka yüreğime söz geçmiyor. Bir kere çocuk olunur diyorum, bütçem yettiğince de mutlu olsunlar istiyorum. Alamayacağımız şeyler olduğunda "hayır"ı da "yok" u da biliyor benim çocuklarım teyzeleri :)))<br />
<br />
Neyse çocuklara çok yüklenmeyeyim. Zamanında ben de büyük bir Star Wars hayranıydım ne de olsa :DBoş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-70010332631649558622014-02-26T07:47:00.001-08:002014-02-26T07:50:41.587-08:00Anneler Kitap Okur mu?<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9oe59rBnF63XnVAXPgQA06Mfq6IL_I9OzDY8gV0wwfGhvmrhVXeXKB_G9UPthMhHsmGISeffd9HiYi0pI0W-4MzNF-gjv0JSM_6l2uMPexMBWhXHm1ADgrcXDnNmymDV8EHXSFqIl9ajr/s1600/20130321_132545.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9oe59rBnF63XnVAXPgQA06Mfq6IL_I9OzDY8gV0wwfGhvmrhVXeXKB_G9UPthMhHsmGISeffd9HiYi0pI0W-4MzNF-gjv0JSM_6l2uMPexMBWhXHm1ADgrcXDnNmymDV8EHXSFqIl9ajr/s1600/20130321_132545.jpg" height="300" width="400" /></a></div>
<br />
İkizlerim doğmadan önce yoğun çalışıyordum. Sabahın bir körü henüz karga sülalesi masa başına oturmadan evden çıkıyor ve tüm günü ofiste geçirdikten sonra gün yüzü görmeden akşam karanlığında eve giriyordum. Her ne kadar fiziksel olarak bir yorgunluğum olmasa da uyuşmuş olan beyin kaslarım ne yemek yapmama elveriyordu ne de temizlik. Ben de bu işleri en kolay yoluyla hallediyordum: Dışarıda yemek ve eve yardımcı almak. Böylece kendime ayırabileceğim az biraz zamanım kalıyordu. İşte bu az zamanımı sürekli okuyarak geçiriyordum. Kitaplar artık raflara sığmaz olmuştu. Maaşımın yarısını kitapçılarda yiyiyordum. İçkim sigaram yoktu şükür ama kitap bağımlılığım vardı :)<br />
<br />
Derken ikizlerim doğdu ve kendimi büyük bir hengamenin ortasında buluverdim. Bebek bakımı mı? O da ne? derken sağ olsun annem ve kayınvalidem en münasip şekilde bana ne olduğunu bellettiler :) İkizler her ağladığında odadan odaya koşarken, makineyle süt sağarken, gecenin bir körü ikizlerden biri kucağımda gaz mücadelesi verirken ya da ikizlerden birini ayağımda sallarken gözlerim hep kitap raflarında oldu. Okumaya hasret kalmıştım ne de olsa. Hep böyle mi olacaktı acaba? Derken bir iki deneme yapayım dedim; ikizleri ayağımda sallarken bir kaç sayfa okur oldum. Onlar yataklarında uyurken bir kaç bölüm okur oldum. Ardından da onlar büyüdükçe de bir kaç kitap okur oldum!<br />
<br />
Kitap okuma tutkum kadar kitap almak da bir tutkudur içimde. Hep yakınırım ya ikizlere çok oyuncak alıyoruz diye, heh işte aynı şey kitaplar için de geçerli. Her ay kendime en az üç kitap alıyorsam onlara beş alıyorum. Benim gibi okumayı sevsinler istiyorum. Sabah uyandıklarında elime bir kitap tutuşturduklarında ya da öğlen uykuya dalmadan önce "anne bugün bu kitabımızı okuyalım" dediklerinle nasıl mutlu hissediyorum bilemezsiniz!<br />
<br />
Çocukların okuma alışkanlığı kazanmasında anne-babanın rolü büyükmüş, öyle diyorlar :) Eee baba bütün gün ofiste olduğuna göre iş başa düşüyor. Eskiden olduğu gibi yoğun okuma saatlerim yine onların uyku saatine denk düşüyor. Onlar ayaktayken onlarla birlikte geçirebileceğim vakitten çalmak istemiyorum çünkü. Ama zaman zaman onlar tatlı tatlı oyuna dalmışken sessizce bir köşeye çekilip onların görebileceği şekilde kitap okumaya başlıyorum. Bir beş-on dakika sonra oyunları sona yaklaştığında yanımda bitiveriyorlar hemen. "Anne bu ne?, ne okuyosun anne? Anne kitaptaki çocuk kim? Biz de okuyalım mı?" gibi ilgi cümleleri sıralanıyor peş peşe. Ardından kitabı ve kitap ayracımı benden alıp bir güzel incelemeye alıyorlar.<br />
<br />
Çalışma odamızdaki kitaplıklardan birinde en alt raf tamamen onlara ait. Böylece kendi kitaplarına istedikleri gibi erişebiliyorlar. Ayrıca benim kitaplarım da onların elinin altında. Kitaba iyi davranmaları gerektiğini biliyorlar artık. Sayfa yırtma ya da karalama gibi huyları yok. Umarım bu güzel alışkanlıklarını kitap okuma alışkanlığıyla da perçinleyerek bir ömür muhafaza edebilirler.<br />
<br />
Anneler kitap okur mu? Ya da okuyabilecek zaman bulabilir mi?<br />
Bulur, okur...<br />
Hatta çocuklarına da çok güzel örnek olur :)Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-55619739557602204742014-02-25T06:50:00.000-08:002014-02-25T06:50:29.908-08:00Annelik ve Endişe Tohumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOuXjCF3A7qGnbjKtMlH-4EkbFCGZIj7aueUxJGnTRG8ZMNy-X3LnqEii-NiSF0D10lLAGixrS3K7ws4DqX6MqYejgDl0zP1jxYwO8hyePYFX25vTwakTS8u9Ir-pX4ui90mCOCdW3qMgm/s1600/20130705_102134.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOuXjCF3A7qGnbjKtMlH-4EkbFCGZIj7aueUxJGnTRG8ZMNy-X3LnqEii-NiSF0D10lLAGixrS3K7ws4DqX6MqYejgDl0zP1jxYwO8hyePYFX25vTwakTS8u9Ir-pX4ui90mCOCdW3qMgm/s1600/20130705_102134.jpg" height="300" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Bence her kadının içinde doğuştan gelen bir endişe tohumu yer alır. Hamilelikle birlikte bu tohumun kabuğu çatırdamaya başlar ve doğumla birlikte de endişe tohumu en umulmadık yerlere kadar sürer filizlerini. En azından benim için bu böyle olmuştu. Tabiatım gereği zaten kaygılı yaklaşırdım hayata ancak ikizlerim doğduktan sonra bu endişe filizleri beni tamamen sarıp sarmaladı; başkalarının deyişiyle içime kaygı canavarı girmişti bir kez!<br />
<br />
Filizlerin güçlenmesinde ikizlerimin 7 aylık doğması, doğduklarında kedi yavrusundan bile küçük (ve çirkin olmaları), 2 aylık küvöz sürecimiz, bu süreçte yaşanan talihsiz tıbbi vakalar, taburcu sonrasında hala ele alınamayacak kadar zayıf ve hastalığa yatkın olmaları da büyük bir rol oynamıştır sanırım. Aksi halde ruhsal durumumu etkileyecek kadar kaygılı bir anneye dönüşeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.<br />
<br />
İkizlerim yeni doğduğunda üç kadındık evde: ben, dönüşümlü olarak annem ya da kayınvalidem ve bir yardımcı teyze. Şimdi anlıyorum ki bir eve üç kadın fazlaymış ama gelin görün ki o dönemde üç kadın daha olsa hayır demezdim valla billa :) Evdeki diğer iki kadın her ne kadar beni rahatlatmaya ve işimi kolaylaştırmaya çalışsa da bir noktadan sonra alıcılarımı kapatıp bildiğimi okuyordum yine. Nasıl mı?!<br />
<br />
"Aman pencereyi açmayın bronşit olur, aman halıya oturtmayın mikrop kapar, sakın cep telefonuna yaklaştırmayın radyasyon var, ıspanaklar sadece beş su mu yıkandı? katiyen olmaz on su yıkanacak, yünlü giydirmeyin kaşındırır, naylon giydirmeyin terletir, bir kat çopra mı ayaklarında? olmazzzz üç kat olacak ayacıklarını üşütmesin yavrucuklar, oyuncakları sabunlu suyla yıkandı mı?, biberonlar sterilize edildi mi?, uyurlarken en az yirmi beş kez kontrol edildiler mi?, yatakları havalandırıldı mı?, desteksiz oturtmayın kambur olurlar, koltukta bırakmayın yere kapaklanırlar, yürüteçteyken peşinden takip edin öne savrulurlarrrrr....yer yer abartmışım gibi gelse de kulağa, durum az biraz bundan ibaretti. Öyle ki evdeki kadınların saçımı başımı yolmak gibi derin bir his besledikleri yüzlerinden okunur hale gelmişti artık :))<br />
<br />
Filizlenen endişe tohumu artık içimde maki bitki örtüsü kıvamına gelmişti. Öyle ki başka taze filizlerin içimde yeşermesine olanak tanımıyordu. İkizlerim büyüdükçe baktım ki böyle olmayacak. Bu gidişata dur demek lazım. Aksi halde ya ben paranoyaklıktan Bakırköy'e bir ziyarette bulunacağım ya da evdekiler beni katledip boş yere günaha girecekler :) Bu tabii madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde de annelerinin aşırı korumacılığına maruz kalan ikizler var. Kat kat giysiler içinde kurdeşen döken, camdan bakmanın bile ne demek olduğunu bilmeyen, yürüteçte dahi ellerini bırakmadığım zavallı bebelerim.<br />
<br />
Kendi kendime yakalandığım bu endişe illetinden yine kendi kendime kurtulabilirdim. Düşündüm taşındım. Böyle devam edersem ayakları yere basan, bana bağlı olan ancak bağımlı olmayan, özgür, aklı başında, öz güveni sonsuz bireyler yetiştirmem mümkün görünmüyordu. Hal böyle olunca yine en büyük destek ev halkının telkinleri ve ikizlerimin rüştünü ispatlaması oldu. Nasıl mı?<br />
<br />
Kat kat giydirdiğim bebe bronşit olurken don gömlek kalan bebe maşallah ortalıkta cirit atıyordu. Elinden tutup yürütecinde oynadığım bebe iki adım atamazken arkamı döndüğümde yürüteci formüla 1 yarış arabası gibi kullanıyordu, koltuktan düşecek diye 7/24 başında nöbet tuttuğum bebe gözümün önünde yere gümlerken 1-2 saniyeliğine yalnız kalan bebe koltuk kenarlarına tırmanabiliyordu :)<br />
<br />
Ehh içinde endişe tohumları fışkıran, filizleri dört bucağı sarmış güzel anne, demek ki neymiş?! Her şeyin aşırısı herkese zararmış. Şükür o dönemleri atlattıktan sonra normal standartlara dönebildim. Yani olması gereken kadar kaygıyı taşıyorum içimde, yine her annenin sahip olduğu temel endişeler yüreğimde saklı. Hatta bu endişeler bazında öngörülerde bulunuyor ve çoğu durumda başarılı oluyorum çocuklarıma en güzeli, en rahatı verebilme konusunda.<br />
<br />
Siz siz olun hem kendi kafa sağlığınız, hem de çocuklarınızın sağlıklı gelişebilmesi için endişe kuyusuna düşmeyin. Her şey tadında güzel, her şey ölçülü olduğu taktirde sağlıklı :)Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-90290233232562934492014-02-24T06:26:00.001-08:002014-02-24T06:26:54.256-08:00Kış günleri devam ederken...Geçen haftanın ışıl ışıl gönül çelen kış günleri gitti ve yerini koyu kasvetli yine soğuk zamanlara bıraktı. Hal böyle olunca bizim de ev mahkumiyetimiz kaldığı hızla devam etmekte...Arada yapılan AVM kaçamaklarını saymıyorum. Kapalı özel bir alandan kapalı genel bir alana geçiş hayatımıza pek bir çeşni katmasa da "eh işte!" dedirtiyor sadece.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgK58vCDPd1xtjd2e0mYKSZlp7rTKuFpCxN993kn0kil5L3QrDjvVqxhodcJVUhW8acSfeWnvrwFn4QVk6ZhA7RpalBFchYlUvaOnQVOue9MBTgIX2KWx91dFc1Z0mp-rcICzS8laTRpKDD/s1600/20140224_150527.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgK58vCDPd1xtjd2e0mYKSZlp7rTKuFpCxN993kn0kil5L3QrDjvVqxhodcJVUhW8acSfeWnvrwFn4QVk6ZhA7RpalBFchYlUvaOnQVOue9MBTgIX2KWx91dFc1Z0mp-rcICzS8laTRpKDD/s1600/20140224_150527.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Soğuk kış günlerimin vazgeçilmezleri, kapalı kutu güzelliklerim...kitaplarım yine baş köşeyi aldılar. Bu hafta raflarda yerini henüz almış olan <b>Prof. Dr. Yonca Tabak</b>'ın <i>Çocuk ve Alerji</i> kitabına başladım. İkizlerden biri atopik dermatit, cildi o kadar hassas ki! İleri de astıma dönüşmemesi için neler yapmamız gerekiyor bilmem gerek. Satır satır hatmediyorum kitabı. Sonrasında da tedaviye başlamak niyetimiz. Henüz 40 sayfa okumama rağmen kitabın oldukça bilgilendirici olduğunu ve tıbbi kavramlar herkesin anlayabileceği şekilde açıklanmış olduğundan kolay bir okuma olduğunu şimdiden belirtebilirim.<br />
<br />
Eş zamanlı olarak yine bir <b>Füruzan </b>kitabı: <i>Parasız Yatılı</i>. Daha çok yeni, ancak 20 sayfa falan okudum. Herhangi bir yorum ya da kıyaslama yapabilecek durumda değilim. Ancak Füruzan sevdiğim bir yazardır ve elime geçen her metnini okurum diyenlerdenim. Bu sevgimi de yazarın <b>Gül Mevsimidir </b>kitabına borçluyum. Okumadıysanız bir göz atın derim!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimAyVrr4nq4_QEOZJcrNDy54FrbVbYtXzbvR_uULx9B1mBg4_gqV1gN6-HtNDTHDFPgloSQ0n3RN-nW3Xsn-0Mwx-A9V30dENFOQwoXTn5lqXIDaS_3_sFfp-w24u5ra2Eaho22J01lOI3/s1600/20140224_150547.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimAyVrr4nq4_QEOZJcrNDy54FrbVbYtXzbvR_uULx9B1mBg4_gqV1gN6-HtNDTHDFPgloSQ0n3RN-nW3Xsn-0Mwx-A9V30dENFOQwoXTn5lqXIDaS_3_sFfp-w24u5ra2Eaho22J01lOI3/s1600/20140224_150547.jpg" height="400" width="225" /></a></div>
<br />
Kış günleri demişken....iş güç, çoluk çocuk derken hayat bizleri peyderpey yıpratıyor. Bizler de naçizane kendisine karşı durmaya çalışıyoruz. İşte yukarıdaki görseldeki bu şirin kutucuk bu karşı savaşımının küçük bir parçası: Dudak balmı :)) Çok fazla bakım yapan bir bayan değilim ancak günlük nemlendiriciler ve dudak balmları baş ucumda durur. Bir bakmışım düzenli kullanıyorum, bir bakmışım ürünün son kullanma tarihi geçmiş gitmiş :) Kullanır mıyım, bitirebilir miyim, unutup gider miyim hiç bir fikrim yok ama ben bu küçük şeyin ambalajına vuruldum!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh8wSciBgqph0-7sz6IF9yve-RsDjc9ia4xPdVY5CO4qEpTBdq0GFeJHz6MWtFAzEe2cQ_qE0FTP71vbQhfQ6tvDvRzULeElH3HGaRJimWWkyJsiMwRmEYsDAg_P2i8hOzdX3yeh16lR-y/s1600/20140224_150626.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh8wSciBgqph0-7sz6IF9yve-RsDjc9ia4xPdVY5CO4qEpTBdq0GFeJHz6MWtFAzEe2cQ_qE0FTP71vbQhfQ6tvDvRzULeElH3HGaRJimWWkyJsiMwRmEYsDAg_P2i8hOzdX3yeh16lR-y/s1600/20140224_150626.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Ve gelelim sadece kışın değil her mevsimin vazgeçilmezine: Dağınık bir oturma odası! Ben toplamaktan bezdim ama onlar dağıtmaktan hiç vazgeçmedi. Ritüelleşmiş bir havada her gün olduğu gibi hiç sekteye uğratmadan bir görev bilinciyle metre kare başına bir ikiz koyarak her yeri dağıtmaya devam!! :) Yağmurlu günlerde yazı-çizi faaliyetlerimiz de hat safhaya ulaşıyor. Yalnız bir değil 3 adet defter ve iki düzine boya kalemini ancak yettirebiliyorum. Azı kurtarmıyor :)<br />
<br />
Kış da bir gün bitecek elbet...Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-45652238449598095832014-02-20T04:05:00.000-08:002014-02-20T04:05:02.442-08:00Evde Oyuncak Yapımı :)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgJq4oxCLEycBqE9O6y4ijrJTkWZj1yggyB9hPGo7xdvbcwxW-KhAxMJAtBMEmgVstqog1jcPkLkHC_LmSvej0AFzNoGmYibvxdCSBmoAW6u4ZTu6sfS_T-5o3EWwXi1oU40QQeKZxpfvb/s1600/1012057_703649226324857_1324481552_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgJq4oxCLEycBqE9O6y4ijrJTkWZj1yggyB9hPGo7xdvbcwxW-KhAxMJAtBMEmgVstqog1jcPkLkHC_LmSvej0AFzNoGmYibvxdCSBmoAW6u4ZTu6sfS_T-5o3EWwXi1oU40QQeKZxpfvb/s1600/1012057_703649226324857_1324481552_n.jpg" height="400" width="225" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Gecikmiş bir yazıyı yazıyorum bugün. Fotoğrafı facebook'ta yayınlayalı çok oluyor ama hikayemizi bir türlü kayıtlara geçiremedik!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hep yakınıyorum ya hani oyuncağa bir ton para döküyoruz, sonra oynaması ayrı sorun toplaması ayrı diye; hakkımız yenmesin, kimi zaman da evde kendimiz oyuncak yapıyoruz. Her ne kadar el işlerine yatkın olmasam da uydura kaydıra ikizlerimin gönlünü hoş tutacak kadar bir şeyler becerdiğim de oluyor hani. Geçenlerde televizyonda görmüşler. Can'ın babaannesi güzel mi güzel bir kanguru dikmiş. Hemen koştular tabii yanıma: "Anneeaaa bize kanguru diker misin?". Düşündüm taşındım ve gayet dürüst olmaya karar verdim. "Anneciklerim kanguru dikme gibi bir yeteneğim yok maalesef ama isterseniz birer tane yılan dikebilirim" :D</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu fikre bayıldılar ve hemen malzeme toplamaya başladılar. Bir adet eski atlet, iki adet düğme, biraz pamuk, biraz iplik ve iğne ile yarım saatte iki yılanı kotarabildik şükür. Yılanları karışmasın diye de birinin gözlerini siyah diğerininkini de beyaz düğme ile yaptım. Şaşılacak bir olay ama bütün gün yılanları ellerinden düşürmedikleri gibi gece de onlarla yattılar :)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Devir hem yaratıcılık hem de tasarruf devri hanımlar ;)</div>
<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-29485414164976438812014-02-11T05:03:00.000-08:002014-02-11T05:03:27.563-08:00Evi Sadeleştirme İşine Devam Etsek De ... <div style="text-align: justify;">
Yaz sonlarına doğru çok oyuncağımız olduğundan, evin çok dağıldığından ve bu durumun çocukları olumsuz etkileyebileceğinden yakınmış ve bu konu üzerine bir de <a href="http://bosdefter.blogspot.com.tr/2013/08/cok-oyuncagn-zararlar-bir.html">YAZI</a> yazmıştım. Bu konular üzerine düşünmeye başlamamda bu dönemde okumuş olduğum <b>Daha Sade Bir Hayat</b> kitabının da etkisi olmuştu tabii. Hem kalabalıktan bıkmışlığım hem de kitapta okuyup değerlendirdiğim noktaları baz alarak bir takım kararlar almıştım. Örneğin, daha az oyuncak alınacak, aynı oyuncaktan iki tane alınmayacak, bir set oyuncak toplanmadan diğer oyuncaklar dökülmeyecek, çocuklar oyuncakları toplamama yardım edecek, evde kullanılmayan eşyalar gözden ırak yerlere kaldırılacak, çocukların yaşına uygun olmayan oyuncaklar dağıtılacak ve saire....</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aradan aylar geçmiş ve ben geçen akşam aşağıdaki fotoğrafı çekmişim!</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhy0ZpM00qFXQ6uwZaH9Q_5hfILd_lyYs_6vhpGtr2mCGEX3zUh0YnHMDnZvDLfFpewQH2tL1LwbZd_OTMi8U7optOJnNkplo5dX4ttkjdJDeOsqehkbDaF5TKDpSgpVkDq_WkI-QrAeV-O/s1600/1496825_705218182834628_1152858646_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhy0ZpM00qFXQ6uwZaH9Q_5hfILd_lyYs_6vhpGtr2mCGEX3zUh0YnHMDnZvDLfFpewQH2tL1LwbZd_OTMi8U7optOJnNkplo5dX4ttkjdJDeOsqehkbDaF5TKDpSgpVkDq_WkI-QrAeV-O/s1600/1496825_705218182834628_1152858646_n.jpg" height="223" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aldığım kararların hiçbirini uygulamadım değil elbet. Her ne kadar belli olmasa da oyuncakların büyük bir kısmını ayırıp sakladım. Bir diğer kısmını ihityacı olanlara dağıttım. (Her ne kadar iki parça kaldırdıktan sonra çok yoruldum deyip bir kenara çekilseler de) ikizleri oyunları bitince oyuncakları toplamaya yönelttim. Evdeki gereksiz eşyaları yine kullanılmak üzere ihtiyacı olanlara dağıttım. Ancak en büyük problem olan oyuncak alma işini sınırlandıramadım. Hem apartman çocuğu olduğumuz hem de aile büyüklerinden çok uzakta yaşadığımız için sevdiklerini göremeden büyüdükleri, ayrıca çevremizde hiç arkadaşımız olmadığı da göz önüne alındığında sanki en büyük sevinç kaynaklarını kısıtlıyormuşum gibi hissederek vicdan yaptım ve yine açtım kesenin ağzını. Sonuç: evi ne idüğü belirsiz birbirinden çirkin canavarlar, uzaylılar, yaratıklar doldurdu! Hem keseme hem evimin sadeliğine zarar! Neyse ki ikizler annelerine çekmiş, çok karışık ortamlarda bile huzur ve huşu içinde oyun kurup oynayabiliyorlar :)) </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ama pes etmedim. Tam gaz ve büyük bir azimle hafta dört kez oyuncak alınıyorsa bunu ikiye düşürmeyi başardım. Bunda sevgili annemin çemkirmelerinin de katkısı büyük tabii. Kendisi tüm sevecenliğiyle her telefon konuşmamızda "oyuncağa verdiğimiz parayla bir villa alabileceğimizi" hatırlatmaktan geri kalmadı :))</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neticede, her ne kadar fotoğrafta gözükmese de az biraz sadeleşmeyi başardık. Bir gün de düzenli halimizi çeker sizlere sunarım. Ama bende bu yersiz vicdan ve ikizlerimde de annelerini kolayca kandırabilme yeteneği olduğu müddetçe sadeleşme işinin başında olduğumuz kanısındayım. Yine de pes etmek yok! :)</div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-53727795838761943052014-02-01T11:07:00.000-08:002014-02-11T08:29:32.503-08:00Takaslık Kitaplarım Güncellendi!<b>Sevgili kitap kurtları, </b><br />
<b>Takaslık kitaplar listeme üç yeni kitap daha ekledim. İlerleyen günlerde bir kaç kitap daha katılacak aralarına. </b><br />
<b>İlgilenenlere duyurulur.... <a href="http://bosdefter.blogspot.com.tr/2013/03/takaslk-kitaplarm.html">TIK TIK</a> :)</b>Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-20942459772845577412014-01-27T10:14:00.001-08:002014-01-27T10:14:23.992-08:00Okumayı İstediğim Kitaplar - Kısım I<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieMvW5FgzcVC6XYjWTvabLbdFQ4CzNho9MUbsy9YrP_srcfJtXJPxf8LVMCMqnpSx_OG-on083gw5cQcA2NJtoU2gXsGsuz4iBdykf0EwekfJHVhn1kP-NcvdSKCbOHPU_hpUuJGSfyAKr/s1600/2014-01-27+18.29.56.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieMvW5FgzcVC6XYjWTvabLbdFQ4CzNho9MUbsy9YrP_srcfJtXJPxf8LVMCMqnpSx_OG-on083gw5cQcA2NJtoU2gXsGsuz4iBdykf0EwekfJHVhn1kP-NcvdSKCbOHPU_hpUuJGSfyAKr/s1600/2014-01-27+18.29.56.jpg" height="640" width="360" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Almak/okumak istediğim kitapları bir deftere liste yapmaya başlamıştım. Defter gözden kaybolunca orada kalmışlar öylece. Bugün elime geçince kısım kısım paylaşmak istedim. Hem bana hatırlatma olur hem de takas yapabileceğim arkadaşlara tercihlerim konusunda bir fikir verir diye düşündüm. Bu arada yakın zamanda takaslık kitaplar listeme de yeni kitaplar ekleyeceğim :)</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Herkese bol kitaplı günler!!</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Not: Üstü çizili olan kitaplar alınmış/okunmuş anlamına gelmekte. Yanında soru işareti olan kitaplar ise okunma konusunda henüz kesinlik kazanmamış, biraz daha araştırılmak-soruşturulmak üzere işaretlenmiştir :)</div>
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-27072233489825194152014-01-17T03:02:00.000-08:002014-01-17T03:02:07.332-08:00Ahmet Ümit - Kar Kokusu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5evXlRtDJCq3N592xAv4PQ_5jMgHktBcuEFU_lTEDy9CS_GAL8_eCxpuM07SUShc8Thwj5Y0gyti9YtwhTOhObEzk991m690HW5miXSJcIZ1OrI-jCzBR3joUiV7L2sG13GrxUgn8lDjc/s1600/20140117_122040.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5evXlRtDJCq3N592xAv4PQ_5jMgHktBcuEFU_lTEDy9CS_GAL8_eCxpuM07SUShc8Thwj5Y0gyti9YtwhTOhObEzk991m690HW5miXSJcIZ1OrI-jCzBR3joUiV7L2sG13GrxUgn8lDjc/s1600/20140117_122040.jpg" height="640" width="360" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
2014'ün beşinci kitabını okumaya başladım bu hafta. Bir arkadaşımın hediyesi olan <b>Ahmet Ümit</b>'in <b>Kar Kokusu</b>...Yaklaşık 40 sayfa okudum. Şimdilik pek bir şey anlamadım ama sanırım sonradan açılan kitaplardan olacak. Ahmet Ümit'in kitaplarından <b>Aşk Köpekliktir</b> ve <b>İstanbul Hatırası</b>'nı da okumuş ve hem konu hem de edebi tarz açısından memnun kalmıştım. Umarım Kar Kokusu'ndan da aynı lezzeti alabilirim. Haftasonu böyle geçer diye düşünüyorum. </div>
<div style="text-align: center;">
Herkese bol okumalı bir haftasonu diliyorum :)</div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-24792665386617862132014-01-16T08:59:00.002-08:002014-01-16T09:00:03.647-08:00DIY: Zarf Yapımı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnuHU_CX-TZTGQt4UnhFTOqDsRDDbydSoWfl8yYGhVkgfGC-gpMmhH4mFyaBOpjhesWekBnaSzvFW2jYP520U3hr-hl0c1LFUBmu4MQUarxxOVptnue8RGIOSuwXwUG7Hxl7OuYqZnpCNw/s1600/20140116_184559.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnuHU_CX-TZTGQt4UnhFTOqDsRDDbydSoWfl8yYGhVkgfGC-gpMmhH4mFyaBOpjhesWekBnaSzvFW2jYP520U3hr-hl0c1LFUBmu4MQUarxxOVptnue8RGIOSuwXwUG7Hxl7OuYqZnpCNw/s1600/20140116_184559.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Herkese merhaba,<br />
<br />
Bugün bir de baktım ki çok uzun zamandır tek satır yazmamışım. Yoğunuz bugünlerde, hem de çoookk!!<br />
Yoğunluğumuza rağmen araya bir "kendin yap" projesi sıkıştırmayı başardım. Başka bloglarda, sitelerde gördüğüm bu tarz basit projeleri denemeyi seviyorum, hele ilgi odağı kırtasiye malzemeleri ise. Kart, zarf, defter, kalem denince akar sular durur bende :))<br />
<br />
Bu güzel zarf şablonunu <a href="http://cafenohut.blogspot.be/2013/12/gulumse-postac.html">Cafe noHut</a> adlı blogda gördüm. Siz de kendi zarfınızı kendiniz yapmak isterseniz, bu sevimli bloga bir göz atın derim.<br />
<br />
Nasıl? Sizce de çok şirin olmamış mı? :)<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-54008456987937105642014-01-04T04:16:00.000-08:002014-01-04T04:16:03.015-08:00Kartpostal Eşim ve Hediye Kitaplarımız :)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEignu6wLlUeV7Ncrm3p0nnNEVguGqvS6Qs7CNJ5iD8YbIEbYE7CkUpdOLoPcUrXW7jeDe9o2B3DNWhy9_TCbQUIhGlQvU4Myl31zPDitF67hfjvbc4Y6ojCrqWbFCxrnjC6wWHMmx5JYTJJ/s1600/DSCN1893.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEignu6wLlUeV7Ncrm3p0nnNEVguGqvS6Qs7CNJ5iD8YbIEbYE7CkUpdOLoPcUrXW7jeDe9o2B3DNWhy9_TCbQUIhGlQvU4Myl31zPDitF67hfjvbc4Y6ojCrqWbFCxrnjC6wWHMmx5JYTJJ/s400/DSCN1893.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Yeni yıla girmeden önce <a href="http://birkitapseveringunlugu.blogspot.com/">Bir Kitapseverin Günlüğü</a> blog'unun düzenlediği ve en sevdiğim blog etkinliklerinden biri olan kartpostal etkinliğine katılmış ve sevgili <a href="http://paraseninjoe.blogspot.com/">Kanalizasyon Balığı</a> ile eşleşmiştim. Bir kaç gündür artık kartpostalım gelir umuduyla postacıyı beklemekteydim. Dün akşam eşim elinde bir kargo poşetiyle gelince de oldukça şaşırdım. Evet, bir kaç yerden kart bekliyordum ama kargo da neyin nesiydi?? Şaşkınlıkla açtım paketi...ve bir de baktım ki güzel mi güzel bir manzara kartı eşliğinde Roald Dahl'ın iki muhteşem kitabı!!! Hemen kartın arkasını çevirip bu güzelliklerin nedenini keşfetmeye koyuldum. Sevgili Cessie (kanalizasyon balığı) daha önce yaptığımız kitap takasında ikizlere kitap hediye etmek istemiş ama yetiştirememiş ve böyle hoş bir sürpriz yapmaya karar vermiş. Kendisine bu düşünceli, nazik ve bir o kadar da samimi davranışından ötürü bir kez de buradan teşekkür ediyorum. Dün gece Yaman Tilki'yi okumaya başladık bile :))</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-56358590872045922252013-12-31T03:05:00.000-08:002013-12-31T03:05:12.769-08:00Mutlu Yıllar :)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHVdUwvFjDqzmonI3XmC9uCghUtTgP9T3asyKISGfqRb3LGDjMprvqyIAGqtQddGjV0wyrHLG6vmgODbRsVZe6r0-uEtPD9tX8uG5c61uCU4VQviHOfQgzlIrhnkaw9H7TauFBZWPmTOK8/s1600/20131231_111305.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHVdUwvFjDqzmonI3XmC9uCghUtTgP9T3asyKISGfqRb3LGDjMprvqyIAGqtQddGjV0wyrHLG6vmgODbRsVZe6r0-uEtPD9tX8uG5c61uCU4VQviHOfQgzlIrhnkaw9H7TauFBZWPmTOK8/s400/20131231_111305.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
İyisiyle kötüsüyle bir yılı daha bitirdik ve yeni bir yıla başlamak üzere tüm umut, dilek ve iyi niyetlerimizle yeni yılın kapı eşiğindeyiz. Herkes gibi ben de 2014'ün her açıdan çok daha iyi geçmesini diliyorum yürekten. Öncelikle sağlık diliyorum, yüreklerden daha fazla sevgi taşsın diyorum, gerçek huzuru tadalım bu yıl ve barış tüm insanları kucaklasın diyorum ve elbette bol kazanç ve daha iyi bir yaşam kalitesi diliyorum herkes için.<br />
<br />
Fotoğrafta görülen bu yıl kullanıp bitirdiğim ajandam ve masaüstü takvimim. Bugün çöpe gittiler ama garip bir hüzün hissettim bunları atarken. Yaşlandığımı duyumsadım ama bir yandan da ikizlerimin büyüdüğünü gördüm ve şükürler olsun ki buna tüm benliğimle tanıklık edebildim.<br />
<br />
Darısı gelecek yıllara olsun.<br />
Herkese mutlu yıllar olsun :)<br />
<br />Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-87811425616709691292013-12-30T03:08:00.001-08:002013-12-30T03:08:36.085-08:002013'ün Son Kitapları....<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpQcKKf1TnapQPAGgoLk404_K5NFWsQChROc9Fy_2MaYjGo33t06dZRb6sLUFyZOyqq65yDqMRGIdJBVhKGEzyYAlr3TGKYIJKyUBFJXmNlezW0jI0dxFnt2tiyVwUrujrQFxWaGuXBXP1/s1600/20131230_124939.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpQcKKf1TnapQPAGgoLk404_K5NFWsQChROc9Fy_2MaYjGo33t06dZRb6sLUFyZOyqq65yDqMRGIdJBVhKGEzyYAlr3TGKYIJKyUBFJXmNlezW0jI0dxFnt2tiyVwUrujrQFxWaGuXBXP1/s400/20131230_124939.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
2014 yaklaşırken okuma uğraşımı daha bir hızlandırdım. 2013'te okuduğum kitapların toplamına baktığımda 72 adet kitap olduğunu görüyorum. Bir yılda okuma sayısı olarak hiç fena değil, ancak şu aralar ikizlerimden dolayı tek uğraşımın okuma olduğu göz önüne alındığında belki bu sayı biraz daha fazla olabilirdi diye düşünüyorum. Yine de kendime haksızlık etmeyeyim 2013 okuma yılı olarak güzel bir yıldı :)<br />
<br />
Ve Aralık ayının son kitapları Truman Capote'un Tiffany'de Kahvaltı'sı ve Ayfer Tunç'un Suzan Defter'i oldu. İkisine de bayıldım. Tiffany'de Kahvaltı klasikleşmiş bir kitap, gayet akıcı. Hikayenin kendisinden çok karakterlerinin ilgi çektiği bir kitap bence. Suzan Defter'e gelince farklı formatıyla beni önce afallattı ancak hikayenin içine girince hiç ama hiç bitmesin istedim. İyi ya da kötü duygular o kadar gerçekçi ifade edilmiş ki resmen karakterlerle hikayeyi baştan sona yaşıyorsunuz okurken.<br />
<br />
Henüz okumadıysanız her iki kitabı da tavsiye ederim. Her ikisi de yeni bir yılda yeni bir okuma listesinin baş tacı edilebilir :)Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-70604301154372906242013-12-29T10:21:00.000-08:002013-12-29T10:21:50.259-08:00Bilimsel Deneyler Yapmaya Başladık!!!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgj3Gqdi0TAfoyY5KGJnXf1pKFGRD-HFYPsUQA3bwGzHpT3Z6nH-EkQBlQdXPzy2P87qZrxewOatZbIe-DHVbm_iba2RSobNXL_FrjtYVba9_hIKHxgqucfLfo1gLux7GhE52Gko8Lusbqi/s1600/20131228_214631.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgj3Gqdi0TAfoyY5KGJnXf1pKFGRD-HFYPsUQA3bwGzHpT3Z6nH-EkQBlQdXPzy2P87qZrxewOatZbIe-DHVbm_iba2RSobNXL_FrjtYVba9_hIKHxgqucfLfo1gLux7GhE52Gko8Lusbqi/s400/20131228_214631.jpg" width="300" /></a></div>
<br />
3,5 yaşındayız artık. "Merak" duygusunun tavan yaptığı, soru yağmurlarının sulu sepken yağdığı bir dönem. Bu dönemi ikiyle çarpıyoruz elbette. Sorular peş peşe sıralanıyor, cevap hemen verilmezse "hadi ama"lar üst üste biniyor. "Anne bu ne"lerden "anne bu nasıl oluşur, şu nasıl yok olur, o nasıl dönüşür"lere geçtik. Zaman zaman üniversite sınavında ya da üniversitede final dönemimde bile bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. En azından o zamanlar çalışırdık, ezberlerdik, öğrenirdik, cevapları da bir güzel verirdik. Şimdi ise hep çalışmadığım yerlerden geliyor sorular. Bazen afallıyorum, bazen de bir şekilde durumu kurtarmaya çalışıyorum. Unutmamak lazımmış: Anneler hazır cevap olmalı, asla kıytırık/uyduruk cevaplarla çocuğu geçiştirmeye çalışmamalı ya da şevkini kıracak, merakını köreltecek tepkilere mahal vermemeli. Kolay mı? Hayır hiç değil ama biliyorum ki ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum.<br />
<br />
Bu akşamki ödevim fotoğrafta gördüğünüz minik bir bilimsel deney. İkizler televizyonda severek takip ettikleri bir bilim programında (Arka Bahçede Bilim) metal kaşığı burunlarına yapıştırabildiklerini keşfetmişler ve maalesef ki ben o bölümü izleyemedim. Hadi bakalım anne cevap ver "kaşık burnumuza nasıl yapışır, neden yapışır, yapışırsa ne olur, yapışmazsa ne olur? :DBoş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-18404062486084685162013-12-27T05:36:00.004-08:002013-12-27T05:36:41.477-08:00Ağacımızı da süsledik...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6WMrOT7vqZv_193T-hC8NNx-xE7T1sUElezmDCkKhD6msz0KwCRcNikwYmUNBJfgLVllqQx7F9QtgGiyJbCnGDxwNDJaO0CTmJjeBLpBzNv78Ulz30iRgIUPRHsz-O39mu6WkQFW53imu/s1600/20131227_144414.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6WMrOT7vqZv_193T-hC8NNx-xE7T1sUElezmDCkKhD6msz0KwCRcNikwYmUNBJfgLVllqQx7F9QtgGiyJbCnGDxwNDJaO0CTmJjeBLpBzNv78Ulz30iRgIUPRHsz-O39mu6WkQFW53imu/s400/20131227_144414.jpg" width="300" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
Geçen hafta çok zorlu bir hafta oldu bizim için. Önce ikizlerim, ardından da ben ateşler içinde kıvrandık. Tam beş gün yatak döşek yattık. Öyle ki memleketten annem kalktı geldi bize bakabilmek için. Çok şükür atlattık. Hepimiz daha iyiyiz şimdi. Kötü geçirilen bir haftanın telafisi olarak ikizlere önce yılbaşı hediyelerini verdim (biri kocaman bir kamyon istedi, diğeri de Gormiti denen bir çizgi film kahramanı), ardından zaten süslemeye başladığımız yılbaşı ağacımıza yeni yeni ilaveler yaparak süsleme işini tamamladık. Anneanneleriyle de süper vakit geçirdiler. Bu hafta annem döndü. Yine üç silahşörler olarak ikizlerim ve ben kaldığımız yerden oyun oynamaya devam ediyoruz. 3,5 yaşında başka ne yapılır ki?! :D</div>
Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-6808100937807689629.post-48275343264027170162013-12-19T03:06:00.001-08:002013-12-19T03:06:34.730-08:00Bak Postacı Geliyor...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-OWczcph6-SiCoKaNLh37QM-N4V_W52PDSD8vAEo472_Y-pf8G-jzLQStsl3tBmMAKOhTppJlfWekFEC_1qY0fEDcz88QI3rVgDEKTpkrg6Xe-Ie84K7_hdjMGLujUsngHKl7korIpnuw/s1600/996084_679082422114871_225440104_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-OWczcph6-SiCoKaNLh37QM-N4V_W52PDSD8vAEo472_Y-pf8G-jzLQStsl3tBmMAKOhTppJlfWekFEC_1qY0fEDcz88QI3rVgDEKTpkrg6Xe-Ie84K7_hdjMGLujUsngHKl7korIpnuw/s400/996084_679082422114871_225440104_n.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Bu yılın ilk kart postalı <a href="http://mugeninlistesi.blogspot.com/">O Bir Anne</a> blog'unun sahibesinin düzenlemiş olduğu etkinlikte eşleştiğim <a href="http://ikndesign.blogspot.com/">İkndesign</a> blog'unun sahibesi sevgili İlknur'dan geldi. Nasıl mutlu oldum anlatamam. İkizler zarfı elimden kapıp hemen "aaa postacı mı gelmiş, ne getirmiş" diye mırıldana mırıldana zarfı ve içinden çıkan şipşirin kartı incelemeye koyuldular. Hem etkinliğe ev sahipliği yapan Müge'ye hem de bu güzel kartı bana yollayan İlknur'a buradan bir kez daha teşekkür ediyorum...<br />
<br />
Böyle bir dünyada hala bu tarz küçük şeylerle mutlu olabilmek sizce de bir yetenek işi değil mi artık?! :)Boş Defterhttp://www.blogger.com/profile/04469703297249566245noreply@blogger.com12